Cumhuriyet ve atatürk söyleşisine yoğun ilgi
21.12.2019 16:44:00
SİNAN MEYDAN’NIN
CUMHURİYET VE ATATÜRK SÖYLEŞİSİNE YOĞUN İLGİ
Alanya
Kent Konseyi ‘nin 21 Aralık Cumartesi
günü organize ettiği, Sinan Meydan’la Cumhuriyet ve Atatürk söyleşisi yoğun
ilgi gördü.
Söyleşiye
Alanya Kent Konseyi Başkanı Nurhan Özcan, Alanya Belediye Başkan Yardımcısı
Abdullah Akbaş, siyasi parti ilçe başkanları ve temsilcileri, dernek, oda ve
çok sayıda sivil toplum kuruluşunun temsilcileri ve tarih severler katıldı.
Saygı
duruşu ve istiklal marşı ile başlayan program, Alanya Kent Konseyi Başkanı
Nurhan Özcan’ın açılış konuşmasıyla devam etti.
Kent Konseyi
Başkanı Özcan, 2019 yılını eğitim yılı ilan ettiklerini hatırlattı. Özcan,
“Şubat ayında Abbas Güçlü ile ‘Eğitim İle Geleceğe Bakış’ isimli söyleşiyi
gerçekleştirmiştik. 2019’u tarih eğitimiyle uğurlayacağız. Her birey ömrü
boyunca eğitime tabidir. Bu eğitimlerin içinde en önemlilerden olan milli
birlik ve beraberlik anlayışının kuvvetlenmesini sağlayan tarihtir. Tarihini
bilmeyen milletler geleceğine yön veremez. Tarih her zaman milletlerin hafızası
olmuştur. Her geçen gün hakkında yeni bilgiler edinerek nurlandığımız
başöğretmenimiz, ebedi başkomutanımız Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün,
‘Tarihini bilmeyen milletler yok olmaya mahkumdur’ sözü onun tarihe ne kadar
önem verdiğini anlatmaktadır. Geleceğe ışık tutmak, gelecek nesillere gerçek
tarihin aktarılması noktasında tarih yazmak tarih yapmak kadar önemlidir” dedi.
ÜNLÜ TARİHÇİ SİNAN MEYDAN HAFIZALARI
TAZELEDİ!
Tarihçi-yazar Sinan Meydan da, “Derdimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin yeniden ayağa
kalkması, milli bütünlük. Bunun için buradayız. Atatürk bu bağlamda çok önemli.
Bizi birleştiren, yapıştıran unsur Atatürk. Bana, ‘Yıllardır Atatürk’ü
yazıyorsun, çiziyorsun. Onu farklı kılan nedir’ diye soruyorlar. Onu farklı
kılan şey okuma tutkusu. Onun dehasını keskinleştiren çok okumasıdır. 4 bin
civarında kitap okuduğunu biliyoruz. 57 yıllık ömür 4 bin kitap nasıl okunur?
Savaş meydanlarında da okursanız okunur. Çanakkale Savaşları’nı incelerken
Atatürk’ün arkadaşlarına yazdığı mektupları inceledim. Atatürk arkadaşlarına
yazdığı mektupta kendisine sevgi konusunu işleyen romanlar gönderilmesini
istiyor. Atatürk, not defterlerine okuduğu kitaptan notlar yazıyor. Büyük
Taarruz öncesinde Çalıkuşu’nu okuyor. 1916’da Muş ve Bitlis’te görev yaparken
Osmanlı tarihini ve felsefe kitaplarını okuyor. Milli Mücadele devam ederken
İslam tarihini okuyor. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran lider her şeyden önce iyi
bir okur.
ATATÜRK ETKİSİ CANLIDIR, DİRİDİR,
YEPYENİDİR!
Atatürk’ü
anlamak zor değil. Yeter ki samimi olalım.
Atatürk,
Türk milletinin hayatını değiştiren etkidir. Atatürk etkisi Türkiye’yi
emperyalist işgalden, sarayın, sultanın baskısından ve geri kalmışlıktan
kurtaran etkidir. Türkiye tarihinin son 400 yılına baktım. Türk milletinin
hayatında Atatürk etkisi kadar derin izler bırakan başka bir izle karşılamadım.
Başka bir kurtarıcı etki ile de karşılaşmadım. Atatürk etkisi yaşanmış, bitmiş,
dünde kalmış, tarih olmuş bir etki değildir. Diridir, canlıdır, yepyenidir.
Hangi siyasi
parti olduğu önemli değil. Eğer Türkiye Cumhuriyeti’ni ayağa kaldırmak
istiyorlarsa o etkiyi yeniden keşfetsinler.
Oradan
alacakları ilhamla bu ülkeyi ayağa kaldırsınlar. Reçete hala orda. Atatürk
etkisinin yeniden ortaya çıkması için yeni bir Atatürk beklemeyeceğiz. Atatürk
1938’de öldü ama etkisi burada. O etkiyi harekete geçirecek kim? Benim, sensin,
biziz. Bizim çocuklarımız. Atatürk 1930’lu yıllarda şöyle diyor: “İki Mustafa
Kemal var. Biri ben, fert olan, fani olan Mustafa Kemal. İkinci Mustafa
Kemal’den ise ancak biz diye bahsedebilirim. Yani sizler, çalışan köylü,
uyanık, münevver, milliyetperver vatandaşlar. İşte o Mustafa Kemal ölmez.”Biz
bugün o ikinci Mustafa Kemal’i hatırlamak için bu işi yapıyoruz. Çocuklarınızı
potansiyel bir Atatürk olmak üzere yetiştirin. Daha büyük örnek var mı?
Bu adeta Atatürk’ün vasiyeti adeta. Yeni bir Mustafa Kemal beklemeyin.
Atatürk’ü çocuklarınıza bir hayal kahramanı gibi anlatmayın. Sen Atatürk
olacaksın deyin. Cinsiyet fark etmez. Çünkü o bir imge. Kızınıza, oğlunuza
Atatürk olmayı öğretin. Onu beklemeyi değil” dedi.
ATATÜRK DÜŞMANLARINA CEVAP VERDİ
Atatürk’ün Çanakkale Savaşı’ndaki zaferlerine de değinen Meydan, “Çanakkale’de
Osmanlı ordularının başında Alman komutan var. Liman von Sanders Paşa var.
Sanders, Atatürk’ü Anafartalar bölgesinin grup komutanı yaptı. 130 bin
civarında asker Mustafa Kemal’in komutasına verildi. Bugün Atatürk düşmanları,
‘Mustafa Kemal’in rütbesi yarbaydı. Ondandaha rütbeliler vardı. Çanakkale’nin
kahramanı nasıl oluyor’ diyorlar. Çanakkale’de kahramanlık rütbeye göre
verilmiyor. Çanakkale’de kahramanlığı yürek, akıl, vatan sevgisi, belirliyor.
Çanakkale Savaşı bittiğinde Mustafa Kemal, Anafartalar kahramanı olarak
biliniyor. İngilizler, ‘Dünya tarihinde bir milletin hayatını 3 kez kurtaran
tek komutan Mustafa Kemal’ diyor. Yunus Nadi o zaman Tasvir-i Efkar gazetesini
çıkarıyor. Yunus Nadi, Çanakkale Savaşı’nı anlatan bir sayfa hazırlamış. Bu
gazetenin tarihi 29 Ekim 1915. Atatürk’ün 8 yıl sonra cumhuriyeti ilan edeceği
tarih. Gazete iki fotoğraf yer alıyor. Birisi Cevat Paşa. Onun için müstahkem
mevki komutanı deniyor. 18 Mart 1915 deniz savaşını mimarı. Yan fotoğrafta da
Mustafa Kemal için Anafartalar’da, Arıburnu’nda düşmanı durduran komutan deniliyor.
Yani Çanakkale’nin deniz ve kara kahramanı yan yana. Enver Paşa, Atatürk’ün
fotoğraflarının basılmasını yasaklıyor. Yunus Nadi, Atatürk’ün fotoğraflarını
basıyor ama gazete 10 gün kapanıyor. Bir kere Atatürk’ün fotoğrafı basıldı mı
bu diğer gazetelere de yansımaya başlıyor” diye konuştu.
“ATATÜRKÇÜLÜK UMUTSUZ ZAMANLARIN İDEOLOJİSİ”
“Birinci Dünya Savaşı 1,5 milyon insanımıza mal oldu” diyen Meydan, “Bunun çoğu
genç. Gidenler geri dönmedi. Dönenler sakat. Nüfus kadınlar ve yaşlılardan
oluşmaya başladı. Anadolu dışında neredeyse toprağımız kalmadı. Rusya’dan
buğday almaya başladık. İstanbul’da temel tüketim maddelerini bulmak çok zor.
Savaş kaybetmiş bir milletin psikolojisini düşünün. Herkesin umutsuz olduğu o
dönemde Mustafa Kemal Paşa umudunu koruyor. Onun için Atatürk’ün en önemli
özelliği nedir diye soranlara umudunu kaybetmemek diyorum. Atatürk dönemin
gazetecisi Ruşen Eşref’e röportaj veriyor. Aylar sonra Ruşen Eşref, Atatürk’ten
imzalı bir fotoğraf istiyor. Atatürk imzaladıktan sonra fotoğrafın yanına
şunları yazıyor: ‘Her şeye rağmen muhakkak bir ışığa doğru yürümekteyiz. Bende
bu imanı yaşatan kuvvet yalnız aziz memleket ve milletim hakkındaki sınırsız
muhabbetim değil. Bugünün karanlıkları, ahlaksızlıkları, şarlatanlıkları içinde
sırf vatan ve hakikat aşkıyla ışık serpmeye çalışan bir gençlik
gördüğümdendir.’ Şu muhabbeti yapmayalım. O zamankiler idealistti.
Şimdikilerden adam olmaz. Bu doğru değil. Asla milletten umudunuzu
kesmeyeceksiniz. Atatürk, milletten umudunu hiç kesmemiştir. O milletin yanına
gitmiş, onun omzuna dokunmuş ve onunla birlikte yürümüştür. Herkes umutsuz
olabilir ama benim umutsuz olmaya hakkım yok. Atatürkçülük en umutsuz
zamanların ideolojisidir. İşte bugünlerde ihtiyaç duyduğumuz fikirdir Atatürk.
Umudun kaybolduğu ortamda umudun adıdır Atatürk. Bazıları, ‘Ben oğlanı yurt
dışına gönderdim.Orada bir gelecek var’ diyor. Böyle bir Atatürkçülük yok”
ifadelerini kullandı.
“AMERİKAN BAŞKANLARINA GÜVENİLMEZ”
İzmir’in işgalini de anlatan Meydan, “İzmir’de katliam var. İzmir’de Yunan
ordularının ne işi var. Paris’te buna karar verildi. Savaştan sonra Paris Barış
Konferansı toplandı. Güya barış konferansı. Batı ikiyüzlüdür. Aylarca
görüşüyorlar. O konferansta Fransa Başbakanı, İtalyan Dışişleri Bakanı,
İngiltere Başbakanı, Yunan Başbakanı ve Amerikan Başkanı Wilson var. Wilson 14
ilke yayınlamış. ‘Her millet çoğunlukta olduğu yerde devlet kuracaktır. Türkler
de Anadolu’da kendi devletlerini kurar’ diyor. Hep birlikte bu sefer İzmir’in
işgaline karar veriyorlar. Yunan ordularını İzmir’e çıkarak İngiliz, Fransız
donanmaları o sırada Ege’de demirliydi. Kortej oluşturup işgali
seyrediyorlardı. Hedef Türkleri Anadolu topraklarından çıkarıp atmak. İzmir’in
işgaline Anadolu’da tepki doğdu. Sultanahmet Meydanı’nda kürsüye Halide Edip
çıkıyor. Kürsüsünün altındaki levhada Wilson Prensipleri’nin 12. maddesi yer
alıyor. Wilson’a verdiği sözü hatırlatıyor. Her millet çoğunluğu olduğu yerde
bağımsız olacaktı. Bunu hatırlatıyoruz. İzmir’i işgal ettiniz. Halide Edip
konuşma yapıyor. Meydanda 200 bine yakın bir kalabalık var. Halide Edip hanım
bağımsızlığa vurgu yapıyor. İzmir’in işgalini kabul etmeyeceğimizi söylüyor.
Biz o günden beri Amerikan başkanlarına güvenilmeyeceğini biliriz. Wilson’un
hazırladığı maddelerde milletlerin özgürce yaşam hakkı ve kendi kaderlerini
belirleme hakkına vurgu yapılıyor ama öbür taraftan aynı Amerika İzmir’i işgal
ettirdi. Biraz tarih okursanız Wilson’dan beri Amerikan başkanlarına hiç
güvenilmemesi gerektiğini bilirsiniz” dedi.
Ünlü Tarihçi yaptığı sunumu uzun
araştırmalar sonucu belgelere dayanarak anlattığını ve tarihin gerçekliğini
saptırmak, örtbas etmenin mümkün olmadığını ifade etti. Yaklaşık iki saat süren
söyleşi, izleyiciler tarafından ilgiyle izlendi. Güzel dönüşler gelen
izleyicilerden, “nasıl bitti anlamadık, sanki yarım saat geçmiş gibi. Sinan
Bey’i tekrar Alanya’da görmek istiyoruz.” Yorumları geldi.
Söyleşinin ardından, Alanya Belediye
Başkan Yardımcısı Abdullah Akbaş, Alanya Kent Konseyi Başkanı Nurhan Özcan,
Tarihçi Yazar Sinan Meydan’a plaket ve hediye vererek, teşekkür ettiler.
İzleyiciler, Ünlü Tarihçi Yazar
Sinan Meydan’a kitap imzalatmak için uzun kuyruk oluşturup, kitaplarını
imzalatıp, hatıra fotoğrafları çektirdi.