Doğanın güzellikleri yeryüzünde dağıtılırken, Alanya bundan fazlasıyla pay almıştır. Akdeniz’in en güzel kıyılarından biri Alanya’dadır. Kilometrelerce uzanan sahil, genellikle kumdur. Kimi yerlerde öylesine ince bir kum vardır ki, vücuda yapışmaz... Alanya’ya doğru rengi maviden turkuvaza dönüşen Akdeniz’den hemen sonra Batı Toroslar yükselir... Çam ve sedir ormanlarıyla, zirvelerden kopup gelen akarsularıyla, vadileriyle bambaşka bir dünya yaratır Toroslar... Kentin içi portakallar çiçek açtığı zaman parfümle yıkanmış gibi olur; her mevsim rengarenk çiçekler yol kenarlarını süsler, insanın güzü ve gönlü dinlenir Alanya’da... Mağaralar ise hem kara hem denizdedir; büyüleyicidir, gizemlidir, şifalıdır... Ve güneş, hayattır... Alanya güneşin gülümsediği yerdir...
Plajlar
Alanya plajları geniş kumsallardan oluşur ve Mavi Bayraklıdır. Mavi Bayrak, yüzme amacıyla kullanılan deniz sularının temizliğini, plaj standartlarını belirleyen ve bunları denetleyen uluslararası bir uygulamadır. Aranan niteliklere uyan plajlara 1 yıl geçerli olmak üzere Mavi Bayrak verilir. Her 15 günde bir suyun mikrobiyolojik ve fizikokimyasal analizleri yapılır.
Alanya’da deniz suyunun rengi kıyıda maviden turkuvaza dönüşür. Durgun havalarda dipteki balıkları, çıplak gözle görmek olasıdır.
Alanya kent merkezinin tarihi yarımadaya göre batı ve doğu kıyısı plajdır. Batıda Damlataş ve Kleopatra, doğuda Keykubat ve Portakal plajları vardır. Kent dışında ise Ulaş, Konaklı, Fuğla, İncekum, Mahmutlar gibi plajlar bulunur.
Alanya kent merkezindeki plajlarda uluslararası kuralların yanı sıra yerel yönetimlerin öngördüğü kurallar uygulanır. Buna göre, plajlara giriş ve duş ücretsizdir. Güneşlenme sezlongları ve plaj şemsiyeleri ise ücrete tabidir; bu hizmetleri almak zorunlu değildir. Plajlarda yiyecek ve içecek servisi yapan büfelerde fiyat farklılığı yoktur.
Plajlarda kıyıdan belli bir mesafeye tekneler ve su sporları yapılan deniz taşıtları giremez; yüzme alanları bariyerlerle belirlenmiştir. Plajların güvenliği, kıyıdan özel güvenlik görevlileri denizden ise deniz zabıtası tarafından denetlenir.
Damlataş Plajı
Tarihi yarımadanın batısında, Damlataş Mağarası’nın önündeki kıyıdadır. Mavi Bayraklıdır. Deniz ve plaj kumdur. Kumsal sırtını yarımadanın eteklerine dayamıştır. Efsaneye göre Mısır Kraliçesi Kleopatra Akdeniz’de çıktığı bir sefer sırasında Alanya’ya uğramış ve bu koyda denize girmiştir. Kleopatra Koyu’nun özelliği suyunun berraklığıdır.
Kleopatra Plajı
Damlataş Plajı’nın devamı olarak yaklaşık 2 kilometre uzunluğundadır. Mavi Bayraklıdır. Deniz ve plaj kumdur. Geniş bir kumsalı vardır. Denizin derinliği kıyıdan üç-dört adım sonra insan boyuna ulaşır. Alanya’nın en gözde plajıdır; yaz aylarında on binlerce kişiyi ağırlar. Güneşin batışı, plajda muhteşem bir manzara yaratır.
Keykubat Plajı
Tarihi yarımadanın doğusunda olup, Mavi Bayraklıdır. Deniz ve plaj kumdur, bazı kesimlerinde kum kayası vardır. Kıyı boyunca uzanan parkların ve turistik tesislerin yeşil alanlarından dolayı Begonvil Plajı adıyla da bilinir.
Portakal(Oba) Plajı
Kent merkezinin doğu kıyısında yaklaşık 1 kilometre uzunluğundadır. Mavi Bayraklıdır. Arkada Toroslar’ın görkemli yamaçları yükselir. Zaman zaman 100 metreyi bulan geniş kumsalları vardır. Çayların denize döküldüğü kesimlerde serin tatlı suya girilir.
Ulaş(Emirgan) Plajı
Alanya’nın beş kilometre batısında ve karayolu kenarındadır. Kayalık bir burun üzerinde piknik yeri olarak düzenlenmiştir; merdivenle inilen kıyıdaki koy plajdır. Deniz ve plaj kumdur. Plaj, günübirlik geziye çıkan teknelerin de uğrak yeridir.
Çevre maki türü bitkiler, çiçekler ve ağaçlarla süslüdür. Piknik alanı ve plaja giriş ücretlidir.
İncekum Plahı
Deniz ve plaj kumsaldır. Altın sarısı rengindeki kum olağanüstü incelikte ve vücuda yapışmayan türdendir. Deniz derin değildir, özellikle yüzmeyi yeni öğrenen çocuklar için ideal bir plajdır.
İncekum Orman Kampı
Çam ormanı içindeki kampın bir kısmında Orman Bakanlığı’na ait tesisler bir kısmında da çadır kurma alanı ve günübirlik gelenler için piknik alanı vardır. Plaj kısmı küçük bir koydan oluşur; çam ağaçlarının bittiği yerde kumsal başlar. Kamp alanına ve plaja giriş ücretlidir.
Fuğla Plajı
Alanya’nın 20 kilometre batısında geniş bir koyun içindedir. Günü birlik geziye çıkan teknelerin bir kısmı Fuğla koyunda öğle yemeği ve denize girme molası verir. Deniz ve plaj kumsal, burun kısımlarında kum kayası ve kayalıktır.
Mahmutlar Plajı
Deniz ve plaj kumsal, yer yer kum kayasıdır. Beş kilometreyi bulan kıyının bir kısmı doğal plajdır. Plaja giriş ücretsizdir.
Kestel Plajı
Yaklaşık iki kilometre uzunluğunda ve kumsaldır. Kıyıda plaj hizmeti veren büfeler vardır.
Kargıcak Plajı
Birkaç kilometre uzunluğundadır. Turistik tesislerin büfeleri bulunur.
Demirtaş Plajı
Göz alabildiğine uzanan kumsal ve konglomeradır. Büfeler vardır ve genellikle doğal plajdır.
Akarsular
Dim Çayı
Akdeniz’den 15 kilometre içerideki Dim Çayı kıyısı piknik alanıdır. Ulu çınarların altındaki kır lokantalarında masalar suyun içine kurulur. Ayrıca su kıyısında ahşap teraslarda minderlerle otantik yer sofraları hazırlanır. Alabalıklar, havuzlarda yetiştirilir. Bölgede dağ bisikleti ve trekking için uygun güzergahlar vardır.
Oba Çayı
Akdeniz’e dökülen Oba Çayı’nın çıktığı Kadıpınarı mevkiinde su kenarında piknik alanları vardır. Çam ve çınar ağaçlarının gölgesi her zaman serindir. Alanya’nın tarih öncesi çağlardaki ilk yerleşimine ev sahipliği yapan Kadıini Mağarası buradadır. Kadıpınarı’ndaki kır lokantalarında alabalık tercih edilen yemektir.
Alara Çayı
Yaklaşık 120 km uzunluğundaki Alara Irmağı çeşitli yan kollarla beslense de ana kaynağı Uçansu Şelalesi'ndeki kaynaktır. Geyik Dağı, Gündoğmuş Akdağ, Kuşak Dağı, Alanya Akdağ ve Susuz Dağ’ daki karların erimesiyle ırmak özellikle bahar aylarında coşar. Irmak burada Alanya - Gündoğmuş sınırını oluşturarak devam eder ve ırmağın batı tarafından Manavgat – Alanya sınırını oluşturarak Okurcalar'da denize dökülür. Manavgat Irmağından sonra bölgenin en önemli su kaynağıdır. Irmak üzerinde dikkat çekici tarihi yapılar bulunur.
Toroslar ve Yaylalar
Yaz aylarında yaylaya çıkmak ve yazı yaylada geçirmek bin yıllık Yörük Türkmen kültürünün parçasıdır. Geçen yüzyıla kadar köyler baharla birlikte boşalır ve yaylalara çıkılırdı. Toros dağlarının yüksekliği 1000 metreyi aşan düzlüklerinde keçi kılından yapılmış çadırlar kurulur, bir yandan sürüler otlatılırken bir yandan da peynir ve yağ üretilir, halı ve kilim dokunurdu. Günümüzde çadırların yerini modern konutlar aldı. Çam ve sedir ağaçlarıyla kaplı ormanları, derin vadileri, bulutların içine giren zirveleri ve zirvelerden taşıp gelen akarsuları ile Toroslar, doğanın eşsiz güzelliklerini saklar. Yaylalar, yerli ve yabancı turistlerin de uğrak yeridir; günübirlik piknik alanlarında eski Türkmen gelenekleri hala yaşıyor.
Türbennas Yaylası
Yaklaşık 1 saatlik otomobil yolculuğu ile çıkılır. Bölgeye ciplerle safari turları düzenlenir. İçecek şişelerinin çeşme yalağındaki suda soğutulduğuna tanık olabilirsiniz. Lokantada vereceğiniz sipariş, tereyağı ve domates salçası ile tencerede pişirilen ve suyuna ekmek banılan “köy tavuğu” olmalıdır.
Söğüt Yaylası
Demirtaş Çayı’nın kıyısından narenciye bahçeleri, seralar, maki bitkileri ve çam ağaçları arasında stabilize bir yoldan çıkılır. 30. kilometrede Kaş, 35. kilometrede Sapadere, 40. kilometrede Tokar, 50. kilometrede Söğüt yaylası vardır. Yayla köylerinde kır kahveleri ve kır lokantaları bulunur.
Dereköy Yaylası
Kargı Çayı’nın aktığı vadinin yamaçlarında bir yayla köyüdür. Çam ağaçları ve meyve bahçeleri arasındadır. 30 kilometrelik asfalt yoldan çıkılır. Orman, piknik ve yürüyüş yapmak için uygundur. Köy bakkalından alışveriş yapılabilir, köy kahvesinde demli bir çay içilebilir. Et yemekleri sunan kır lokantaları vardır.
Mağaralar
Alanya için bir 'mağaralar kenti' dense yeridir. Kara ve deniz mağaralarının gizemli dünyasını Alanya’da keşfedebilirsiniz. Milyonlarca yıl öncesinde varolan kara mağaralarında on binlerce yılda oluşmuş sarkıt ve dikitlerin büyülü dünyasında gezerken yeni sarkıt ve dikitlerin oluşumuna da tanık olabilirsiniz. Bu tanıklık, mağara içindeki aydınlatmanın yarattığı dekorla sizi fantastik bir sinema filminin içine sürükleyecektir. Henüz ziyarete açık olmayan Kadıini Mağarası 20 bin yıl önceki insanların Alanya’daki ilk evidir. Yarımadanın altındaki deniz mağaraları da tarihin eski çağlarından gelen efsanelere ev sahipliği yapar.
Damlataş Mağarası
Tarihi yarımadanın batı kıyısındaki mağaranın giriş kısmında 50 metrelik bir geçit vardır. Yüksekliği 15 metreyi bulan geçitten sonra silindirik bir boşluğa gelinir. Buradan mağaranın tabanına inilir. Yarı kristalize kalker içinde bulunan mağaranın sarkıt ve dikitleri 15 bin yılda oluşmuştur. Mağara, büyüleyici güzelliğinin yanı sıra astım hastalarına iyi gelen havasıyla da ünlüdür. Mağaranın havası yaz kış değişmez; sıcaklık 22 santigrat derece, rutubet yüzde 95, sabit basınç 760 mm’dir.
Dim Mağarası
Alanya’nın 12 kilometre doğusunda, 1.649 metre yüksekliğindeki Cebel-i Reis dağının yamacındadır. Mağaranın denizden yüksekliği 232 metredir. Türkiye’nin ziyarete açılan ikinci büyük mağarasıdır. 1 milyon yıl yaşında olduğu tahmin edilmektedir. İki ayrı koldan dağın içinde ilerleyen mağaranın kollarından biri 50 diğeri 360 metredir. Sarkıt ve dikitlerden oluşan mağaranın dip kısmında küçük bir göl vardır. Merdivenlerle inilip çıkılan mağaranın içindeki ortam fantastik film dekorlarını andırmaktadır.
Korsanlar Mağarası
Tarihi yarımadanın altında deniz mağarasıdır. Teknelerle gidilir. 10 metre genişliğinde ve 6 metre yüksekliğinde ağzı vardır. Küçük teknelerle mağaranın içine girilebilir. Mağaranın içinden kaleye çıkan gizli bir yoldan söz edilir. Deniz dibindeki kayaların görüntüsü, mağaraya ayrı bir gizem katmaktadır.
Aşıklar Mağarası
Yarımadanın yamacında iki girişli 75 metre uzunluğunda bir mağaradır. Teknenin kayalıklara yanaşmasından sonra kayalara tırmanılarak çıkılır. Alçak tavanı nedeniyle mağaranın içinde eğilerek yürünür. Mağaranın, Damlataş tarafındaki ağzı, denizden 8 metre kadar yüksektedir ve buradan denize atlanır.
Fosforlu Mağara
Yarımadanın Damlataş tarafındaki yamacında deniz mağarasıdır. Küçük tekneler mağaranın içine girebilir. Mağaranın jeolojik yapısından kaynaklanan zemini, geceleri ay ışığının yansıması nedeniyle fosfor gibi parlar. Parıltı gündüzleri de fark edilir. Gezi tekneleri, mağaranın önünde kısa yüzme molaları verir.
Sapadere Kanyonu
Alternatif turizm açısından Sapadere Köyünde bulunan Sapadere Kanyonu 750 mt. uzunluğunda ve yaklaşık 400 mt. yüksektedir. Sapadere çayının çıkış noktasında bulunan kanyon üzerine yapılan çelik desteklerle yürüyüş yolu ve kanyon girişinde inşa edilen mesire yeri, kır gazinosu vs. yatırımlar ile kanyon görülmeye değer bir turizm alanı haline geldi.
Alanya'ya 40 Km uzaklıkta olan Sapadere kanyonuna Demirtaş Kasabasından asfalt yol ile rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
Alanya'nın Sapadere Köyünde bulunan; Sapadere Kanyonu girişinden yaklaşık 300 metre içeride görmeye değer bir şelale ve bu şelalenin döküldüğü yerde yüzmeye müsait büyüklükte bir doğal havuz bulunur.
Kanyon içerisine gelen misafirlerin rahatlıkla yürüyebilmesi için planlanmış yürüyüş yolu platformu, ahşap ve çelik yapı malzemesi kullanılarak oluşturuldu. Çevreye herhangi bir şekilde zarar vermeyecek şekilde inşa edilmiş platform, gerektiğinde kaldırılabiliyor.
Alanya'nın yaz sıcaklarından kurtulup, bir nebze olsun serinlemek isteyenlerin uğrak yeri haline gelen Sapadere kanyonu gerçekten görülmeye değer bir doğa harikasıdır.
Sapadere Kanyonuna kadar gelmişken Sapadere köyü içersindeki Su değirmenini, ipek dokuma atölyesini mulaka görmelisiniz. Yaylalardaki karlardan eriyerek gelen buz gibi sularda yetişen alabalıklardan yemeyi unutmayın. Su kenarına kurulu çardaklarda Temiz orman havasını teneffüs ederken şehrin stresini ve gürültüsünü unutacaksınız.